Sivas Kongresini Erzurum Kongresinden Ayıran Özellik Nedir?
Bazen bir arkadaş ortamında, konudan konuya geçerken kendini birden “Ha, işte! Sivas Kongresi ve Erzurum Kongresi arasındaki farkı şimdi buldum!” derken bulabilirsin. Çünkü bazen en derin tarihsel farklar, en sıradan günlerin içinde aklına düşer. Bunu anlatırken, gözlerindeki o sahte derinliği anlamazsanız, ama ben anlatıyorum işte… Bakın, Sivas Kongresi ile Erzurum Kongresi arasındaki farkı anlamak bir tarafta kalır, asıl önemli olan bu farkı fark ettiğinizde nasıl bir kahkaha atabileceğinizdir. Ama şunu baştan söyleyeyim: Tarihsel farklar, biraz da kişisel farklardır. Herkesin farklı bakış açısı var. Hadi, biraz eğlenceli bir şekilde bakalım!
Erzurum Kongresi: “Hadi, Bir Toplanalım da Ne Olur?”
Erzurum Kongresi 1919, bir noktada, çok ciddiyim, “haydi bakalım, toplandık, hadi şimdi de bir şeyler yapalım” havasında başlamış gibi. İçeriği ve şartları bakımından oldukça ağır bir sorumluluğa sahip olan Erzurum Kongresi, Türk milletinin bağımsızlık mücadelesinin başlangıcını simgeliyor. Yani, bu kongre için ‘çok ciddi bir iş yapıyoruz’ demek abartı olmaz.
Bir bakıma, Erzurum Kongresi gibi büyük bir organizasyonu düşünün. Tam 20 kişi toplanmış ve çok ciddi bir şekilde, herkes birbirine bakıp “Açık hava konferansı mı yapalım?” diyor. Ya da şöyle diyelim, o günlerde, Erzurum’da o kadar kalabalık bir ortamda bir kongre yapabilmek bile zaten bir başarıydı. Bir de unutmayalım ki, bu kongreyi yapan insanlar çok fazla kaygı taşıyorlardı. Yani ne diyelim, o sırada “sıkıcı” olabilirdi ama büyük işler yapılıyordu!
Sivas Kongresi: “Meyve Turu Yapıyoruz, Ama Efsane Olacak!”
Ve sonra… Sivas Kongresi! Bence Sivas Kongresi biraz daha “Bunu yapabiliriz, hadi herkes topla” havasında bir şey. Erzurum Kongresi’nin tamamlayıcısı ama biraz da daha rahat. Çünkü, Sivas’ta insanlar biraz daha rahat ve içlerinde eğlenceli bir atmosfer varmış gibi görünüyor. Tıpkı arkadaşlarla buluştuğunuzda birinin “Meyve turu yapalım mı?” demesi gibi. Başta fazla ciddiye almazsınız ama çok kısa süre içinde herkes ‘olmaz, yapılmaz’ dediği şeyin içine giriveriyor.
Sivas Kongresi’nde Mustafa Kemal ve arkadaşları, savaşların, yoklukların, ölümün ve istiklâl mücadelesinin içinde bile bir şekilde bir toparlanmışlar ve biraz daha stratejik düşünmeye başlamışlar. Kendilerine güvenerek, Erzurum Kongresi’ne dayalı olarak daha sağlam adımlar atmaya karar vermişler. Hem de bu süreç içinde, her şeyin biraz daha “esprili” bir havası olduğunu düşünebilirsiniz. Herkesin kendi yolunu bulmaya başladığı ve bu yolda bir şekilde eğlenceli bir oyun oynadığı gibi…
İç Ses: “Erzurum, biraz daha ciddiyet lazım, ama Sivas… Hah, işte orada eğlenebilecek bir şey var!”
Sivas Kongresi’nin en güzel yanı, orada bulunan kişilerin bir hedefe varmaya yönelik stratejileri çok netti. Tıpkı arkadaş grubunda herkesin sırayla “Ben bu filmi çok severim, sen ne diyorsun?” diye tartıştığı bir durumda, sonunda herkes ortak bir noktada birleşmeye karar verir. İşte, Sivas Kongresi de böyleydi.
Ama unutmamalıyız, bu kongrelerin her biri kendi atmosferine ve zamanına göre değerli. Sivas Kongresi ve Erzurum Kongresi, farklı enerjiler taşıyorlar ama ikisi de aynı hedefe odaklanmış durumdalar.
Sivas Kongresi ve Erzurum Kongresi Arasındaki Fark: Birincisi Ciddi, Diğeri Eğlenceli
Bunları anlatırken, kafamda bir arkadaş ortamını canlandırdım. Erzurum’daki kongre, tıpkı bir arkadaşın ciddi bir şekilde, “Bunu yapmalıyız” dediği an gibiydi. Sivas’taki kongre ise, “Ya işte, herkesin bir fikri var ama sonunda bu işin altından nasıl kalkacağımızı göreceğiz, merak etme” havasındaydı.
Bir başka deyişle, Erzurum Kongresi biraz daha “temel kurallar” gibi. “Hadi şimdi her şeyi doğru yapalım, bir sorumluluk var.” Ama Sivas Kongresi ise “Hadi bakalım, bu iş nasıl olsa olacak” derken bir strateji belirleme çabası. Bu da aslında tarihin doğal eğlenceli yanlarından biri.
Sonuç Olarak?
Tarihe bu şekilde bakınca, Sivas Kongresi ile Erzurum Kongresi arasındaki farkı bir nevi arkadaş ortamındaki dinamiklere benzetebiliriz. Birincisi ciddi, diğeriyse eğlenceli. Ancak her ikisi de aynı hedefe ulaşmak için gerekli olan iki temel adım. İki kongre de Türk milletinin bağımsızlık mücadelesinin temel taşlarını oluşturuyor.
Evet, Sivas Kongresi’ni ve Erzurum Kongresi’ni ayıran özellikleri sıradan bir genç olarak anlatmaya çalıştım. Bazen böyle tarihsel konularda farklı bakış açıları geliştirmek önemli. Neyse, şimdi kalkıp bir kahve içip, belki de arkadaşlarımla bir tartışma başlatırım: “Sivas Kongresi’nde sizce hangi kahve türü daha yakışırdı?”