Bir zamanlar, duygusal olarak karmaşık bir dünyada, kimlikler arasındaki sınırlar belirsizdi. Kimi zaman kendimizi keşfederken, toplumsal normlara ve etiketlere göre kim olduğumuzu tanımlamak zorlaşabiliyor. Biseksüel bir erkeğin dünyasına adım attığınızda, pek çok kişi onun kimliğini anlamakta zorlanabilir. Bu yazımda, bir biseksüel erkeğin kimliğini sorgulamak, aktif olup olmadığını konuşmak için derinlere ineceğiz. Anlatacağım hikâye, bu karmaşıklığın içinde bir yolculuk olacak.
Biseksüel Erkek: Aktif Mi?
Bir Farklılık, Bir Yolculuk
Bir gün, Alex kendini bir kararın eşiğinde buldu. Onun hayatı, dışarıdan bakıldığında, sıradan bir erkek gibi görünüyor olabilir. Ancak içindeki duygular çok daha karmaşıktı. Alex, hem kadınlara hem de erkeklere ilgi duyuyordu. Bu durum, bazen kendisini yabancı bir dünyada gibi hissettirse de, onun kimliği şekillenmeye devam ediyordu. Her gün, sosyal çevresinin “normal” kabul ettiği ilişkiler ve çekimler üzerine düşündü. Onun aktif olması mı gerekiyordu? Erkeklerle mi daha fazla ilgilenmeli, yoksa kadınlarla mı? Bu sorular, onun zihnini zaman zaman meşgul ediyordu.
Alex’in hikâyesi, pek çok biseksüel erkek için geçerli olabilir. Toplumun iki kutuplu bakış açısı, biseksüel bireylerin hayatını zorlaştırıyor. Erkeklerin aktif mi, pasif mi olduğu sorusu, birçok kişinin kafasında bir çözüm bekleyen bulmaca gibi duruyor. Ancak şunu unutmamak gerekir ki, her birey farklıdır. Biseksüel bir erkeğin “aktif” olup olmadığını, ona ait bir soru olarak görmek gerekir. Bu, onun kimliğini ya da cinsel yönelimini belirleyen bir özellik değil, sadece kendi arzusuna ve ilişkilerine dair bir tercih meselesidir.
Empati ve İlişkiler: Kadınlar Farklı, Erkekler Farklı
Bir başka hikâye ise Lily ve Alex arasında geçiyor. Lily, bir arkadaşından çok daha fazlasıydı. Onun, kadınlar arasındaki bağları anlama şekli, çok daha derindi. Kadınların duygusal dünyası, birbirini anlayabilen ve empatik yaklaşımlar sergileyebilen bir grup olarak birbirlerine yakınlaşmalarını sağlıyordu. Ancak Alex, ilişkiyi farklı bir açıdan görüyordu. O, bir erkek olarak, kadınlarla ilişkilerinde bazen çekingen bazen de oldukça cesur olabiliyordu. Birinin başrolde olması gerekmiyor, tüm ilişkiyi şekillendiren, iki insanın birbirine nasıl yaklaştığıydı.
Alex’in dünyasında, biseksüel olmak, hem kadınlarla hem erkeklerle farklı ilişkiler kurma yeteneğini taşımak anlamına geliyordu. Ancak çoğu zaman, bu kimlik, toplum tarafından bir şekilde sorgulanıyordu. Biseksüel erkeklerin daha çok aktif olup olmadığı sorusu, bir bakıma onların cinsel yönelimini etiketlemeye ve sınırlamaya yönelik bir yaklaşım olarak ortaya çıkıyordu. Ama her insan, bu tür bir basitleştirilmiş sorunun ötesinde, çok daha derin ve çok daha karmaşık bir kimliğe sahiptir.
Sonuç: Kimlik Bir Yolculuktur
Bir ilişkide aktif veya pasif olmak, yalnızca cinsel bir yönelimi değil, bir insanın duygusal yönelimlerini de belirler. Bu konuda kesin bir doğru yoktur. Her birey kendi yolculuğunu yapar. Bir biseksüel erkeğin aktif olup olmadığını sorgulamak yerine, onun kimliğine, arzularına ve ilişkilerine nasıl yaklaştığını anlamaya çalışmak çok daha önemli bir yaklaşımdır.
Alex’in hikâyesi, bir yansıma olabilir. O, hem erkeklerle hem de kadınlarla ilişkilerinde kendi kimliğini bulmaya çalışıyor ve her iki tarafta da kendini aktif ya da pasif olarak tanımlamıyor. Çünkü onun kimliği, dışarıdan bakıldığı gibi basit bir etiketle açıklanamayacak kadar zengin ve derin.
Ve belki de bu noktada bizlere düşen, biseksüel bireylerin kimliklerini ne olursa olsun tanımak ve onlara olan empatiyi arttırmaktır. Bir erkeğin aktif mi, pasif mi olduğu değil, onun içindeki duygulara, yönelimlere ve hayata bakış açısına değer vermek gerekir.
Hikâyenin sonunda, belki de herkes kendi sorusuna kendi cevabını verir. Belki de bu yazıyı okurken, siz de kendi iç yolculuğunuzda bir adım daha atarsınız. Yorumlarınızı paylaşarak bu yolculuğa katılmak ister misiniz?